Rasim Özdenören okumak / Mustafa Oral


Yedi İklim dergisi editörü Ali Haydar Haksal yaklaşık 30 yıldır yazıyor. Bu süre içinde dergi çalışmalarına ek olarak deneme, öykü, roman ve inceleme alanında yaklaşık 15 kitaba imza attı.

Haksal, bir süredir edebiyatımızın kilometre taşı hüviyetindeki ustaların düşünce, sanat ve edebiyat dünyamızdaki yeri ve önemi üzerinde duruyor. Bu minvalde Akif Duruşlu Asım , Sezai Karakoç: Eleğimsağmalarda Gökanıtı ve Büyükdoğu Irmağı: Necip Fazıl isimli kitapları yayımlandı. Haksal bu kez Rasim Özdenören: Ruh Denizinden Öyküler isimli kitabı ile okurunun karşısına çıktı.

Yazı hayatında elli yılı geride bırakan Rasim Özdenören, öykücülüğümüzde yerli bir ses olarak özgün bir yerde duruyor. Özdenören, Ruhun Malzemeleri isimli kitabında öyküsünün kaynaklarını ve serencamını anlatmıştı. Ne var ki, birkaç derginin yaptığı özel sayı ve dergilerde seyrek de olsa yayımlanan yazılar dışında -Necip Tosun’un kitabını saymazsak - Özdenören hakkında kitap boyutuna ulaşmış bir yapıta pek rastlayamıyoruz. Haksal’ın elimizdeki kitabı bu anlamda büyük önem arz ediyor.

Kendi klasiğini oluşturdu

Haksal, kitabında sade, anlaşılır, deneme ile öykü arasında bir dil ile okuruna sesleniyor. Özdenören öyküsünü kah tek tek, kah kitap boyutunda değerlendirerek yazarın öyküsünün izleklerini anlatıyor. Kitabın son bölümünde yayımlanan Rasim Özdenören söyleşisi Haksal’ın kitap boyunca değindiği hususları özetler nitelikte. Haksal, Rasim Özdenören’i edebiyatımızda sadece öykü yazan, öyküyü ciddiye alan, bütün yoğunluğunu öyküye veren ilk yazarlarımızdan biri olarak nitelendiriyor.

Özdenören kitaplarına girmemiş olan ilk öykülerinde felsefî olmaktan uzak dursa da, zaman içinde sosyolojik ve toplumsal değişimi yakalayan ve felsefi derinliği olan öyküler yazar. Öykünün serencamını iyi takip ettiğinden klasik anlatı tarzına takılıp kalmaz; kendisini sürekli yeniler. Modern bir anlatımla kendi klâsiğini oluşturur. Bundan dolayıdır ki dili hep belli bir düzeyin üzerindedir.

Bazı yazarlar birkaç eseriyle öykü ve sanat yaşamlarının dairesini kurup tamamlar veya çok kısa zamanda dairelerinin içine sıkışıp kalır. Ya da belli bir yaş sınırını aşar aşmaz daireleri kapanır. Oysa Özdenören, her kitabıyla yeni daireler kurar; bir daire tamamlandıktan sonra bir yenisine geçiş yapar. Hem kendi öyküsünün önünü açar, hem de Türk öykücülüğüne yeni kapılar aralar. Bu anlamda Hastalar ve Işıklar, Çözülme, Çok Sesli Bir Ölüm Gül Yetiştiren Adam, Çarpılmışlar, Denize Açılan Kapı başka başka daireleri oluşturur. Kuyu ile başlayan süreçte ise iç içe geçen, birbirinden ayrı, ama birbirini bütünleyen yeni bir süreç göze çarpar. Kuyu, aşkın öyküsüdür. Hışırtı ile başlayan, Toz ile devam eden süreç ise, aşkı konu olarak da doruklaştıran felsefî özellikli öykülerdir.

Özdenören’in öyküsünü doğuran ruh ve koşullar onu anlamada en önemli hareket noktalarıdır. Bu ruhun ve koşulların işaretlerini ilk önce Hastalar ve Işıklar kitabında görürüz. Kitap dönemin şiir duyarlığıyla özdeştir. Şiirsel duyarlığın bir başka yansımasıdır. Nitekim burada yakalanan ses, şiirde Üstad Sezai Karakoç’un yaptığını, öyküde onun yapmasına vesile olacaktır.

Özdenören’in Çözülme kitabındaki öyküleri 1970’li yılların ürünleridir. Yazar, Çözülme’de yapı itibarıyla yeni bir başlangıç yapar. Öykülerin geniş bir zaman ve mekân dilimine yayılması, öyküsünün alanının genişlemesini de sağlar. Sosyal olaylar daha belirginleşir. Bir bireyi veya beni ilgilendiren olaylar içten dışa doğru açılır. Gül Yetiştiren Adam ise eserleri içinde sosyal olayları işleyiş bakımından en önde gelenidir. Eserde sosyal olaylar yer almasına karşın, onların keskinliğinden çok anlatımın insan ruhu merkezli olması dikkat çekicidir. Bunun içindir ki, kitap Rasim Özdenören için bir dönüm noktasıdır.

Denize Açılan Kapı yapı bakımından Hastalar ve Işıklar’a yakın olmasına rağmen, içerik bakımından yeni bir yerde durur. Özdenören bu kitabında Çözülme ve Çok Sesli Bir Ölüm’den sonra yeniden içe döner ve orada derinleşir. Hastalar ve Işıklar’daki derinleşme Denize Açılan Kapı’da farklı bir boyutta tasavvufi bir derinlik kazanır. Özdenören, Toz kitabında deneme ile öykü arasında bir yerde durur. Bütün anlatılar, içten içe birbirini tamamlayan ve güçlendiren öykülerdir. Her metin ayrı tipler ve karakterler etrafında döner.

Ali Haydar Haksal, öykücülüğümüzün zirvesinde bulunan Rasim Özdenören öyküsünün temel dinamiklerini, beslenme kaynaklarını ve koordinatlarını dillendiriyor. Buna Özdenören ile yaklaşık olarak aynı dilden, düşünceden ve medeniyetten beslenmiş olmak da eklendiğinde okuyucunun zihninde bütün boyutları ile olmasa bile ortalama bir Rasim Özdenören resmi beliriyor. Okuyucuya düşen, bu resmin görünen ve görünmeyen taraflarını bir bütün halinde ortaya koyacak okumalar yapmak.

Yorumlar

Popüler Yayınlar