ÇOCUKLARIMIZ KİMİN EVLÂDI
Büyükler, bir cemiyet içinde dikkatlerini çeken bir çocuk görünce hemen sorarlardı:
“Sen kimin oğlusun? Sen kimlerdensin?”
Bu sorudan murat; delikanlının sadece nesebini, ailesini sormak değildi. Bu kıymeti cemiyete, yarınlara kimin hazırladığını sormak ve cevap verdirirken de kime ve kimlere mensup olduğunu söylettirerek hatırlatmaktı...
Nesep mühim...
Batı neredeyse evlâtlarıyla biyolojik bağını, nesebini bile koparmış durumda.
Fakat nesebimizle, kan bağımızla, biyolojik alâkamızla bizim olan evlâtlarımız; kime, kimlere mensup olmak istiyor? Hangi nisbetler, hangi münasebetler içerisinde yetişiyor? Çocuklarımız yetiştiklerinde nerelere müntesip olacak? Bu suallerin cevabı; «Çocuklarımız Kimin Evlâdı?» sorusunun gerçek cevabıdır.
Çocuklarımızın DNA şifreleri gibi, ruh ve gönül şifrelerinin de bizimle bir ve beraber olmasının yolu; sapasağlam bir eğitim... Fıtrata uygun bir eğitim... Koruyucu, kollayıcı bir eğitim...
Eğitim ailede başlıyor ve şu hakikat çerçevesinde kemalini buluyor: Kusursuz evlâtlar istiyorsak, kusursuz anne-babalar olmalıyız.
Okulların tatile gireceği, fakat hayat okulunun kapılarının sonuna kadar açılacağı, bereketli Haziran ayında, dosya konumuz; istikbâlimiz olan çocuklarımız...
Çocuklarımız Kimin Evlâdı?
YÜZAKI Genel Yayın Yönetmeni M. Ali EŞMELİ önce teşhisi koyuyor:
“Eğer ebeveyn ile evlât arasında her şeyde ve sürekli bir ayrılık ve aykırılık varsa, o evlât artık başkasının olmuş demektir. Kimin? Dış mihraklı fırsatçıların... Yabanların, yabancıların... Ya da internetin... Sokağın... Kötü alışkanlıkların...”
Sonra da tedaviye başlamanın yolunu gösteriyor:
“Çocuklarınızı geri isteyin! Onlar ait olduğu fikirde harman savurmalı, ait olduğu gönülde yoğrulmalı, ait olduğu inançta pişmeli, ait olduğu medeniyette yükselmeli, ait olduğu toprakta kök salarak ait olduğu bayrağın kolu-kanadı olmalı.”
Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; eğitimin iki büyük rehberinden hareketle; «Kur’ân-ı Kerîm’in Telkin Ettiği Kâmil İnsan Hüviyeti»ni, kaleme aldılar. Kur’ân-ı Azîmüşşân’ın gösterdiği, Efendimiz’in yaşadığı kâmil insan hüviyeti... Temelini sevgiden, sevdiğiyle her hâl üzere hemhâl olmaktan alan bir eğitim ile...
Mustafa KÜÇÜKAŞCI; tekrarın önemini etraflıca ele aldı. Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ; evlât yetiştirmenin, ebediyet iştiyâkımızla alâkasına temas etti. H. Kübra ERGİN; tasavvufta in’ikâs adı verilen his bağının eğitimdeki ehemmiyetini ilmî gelişmeler ve yorumlarla ortaya koydu. Ayla AĞABEGÜM; eğitimin, başarıya -daha doğrusu- testte doğru şıkkı bulabilmeye odaklanmasının yanlışlığını vurguladı. Aynur TUTKUN, eğitimde aile ve evin ağırlığına işaret etti.
Dr. Naif ÖZKUL, Necip Fazıl’ın nefis üzerine bir konferansından notlarını aktarırken; Ahmet SADIK, Azerbaycan Türkiye münasebetlerine tarihî bir açıdan bakmaya davet etti.
Şiirler... Geleceğe, gençliğe, nesillere sesleniş...
Evlâtlarımıza; bizliklerini iradeleriyle perçinleme çağrısı...
Geleneğe ve geleceğe...
Huzurlu bir mâzîden huzurlu bir istikbâle...
Yorumlar
Yorum Gönder