Modernleşme ulemasız olmaz



Bedri Gencer'in kaleme aldığı İslam'da Modernleşme adını taşıyan kapsamlı çalışma Müslüman aydınların düşünce yapısındaki modernleşmeyi ele alıyor. Gencer, vahyedilmiş herhangi bir din gibi İslam'da da hakiki anlamda modernleşme olamayacağını söylüyor.
Prof.Dr. Şerif Mardin kitabın önsözünde yer alan yazısında Bedri Gencer'in kapsamlı bir çalışma yaptığını vurguluyor. HATİCE SAKA
Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bedri Gencer İslam'da Modernleşme adını taşıyan kitabında Tanzimat Fermanı'nın ilan edildiği 1839'dan, İkinci Dünya Savaşı'nın başladığı 1939 yılına kadar olan 100 yıllık bir zaman dilimini esas alıyor. Gencer, vahyedilmiş herhangi bir din gibi İslam'da da hakiki anlamda modernleşme mümkün olmadığının altını çiziyor ve Müslüman aydınların düşünüşündeki modernleşmeyi ele alıyor. Yazar, Osmanlı, Mısır, Tunus, Fas ve İran gibi ülkelerde modernleşmenin, siyasi seçkinlerce yeterli entelektüel hazırlık yapılmadan, İslami dünya görüşünde temellendirilmeden pragmatik ve otokritik bir tarzda gerçekleştirildiğine vurgu yapıyor. Bu nedenle, İslam dünyasındaki ilk kuşak reformcuların hiçbirinin kendi rollerini dinen meşrulaştırmaya yönelik sorunlarla ilgilenmediğini öne sürüyor.

YENİ SÖYLEMLER

Kitapta, Osmanlı'nın gerek Batı'ya yönelik açılımlarında gerek iç dinamiklerini düzenleme noktasında gerçekleştirdiği politikalar ayrıntılandırılıyor. Osmanlı'nın modernleşme sürecinde medresede iyi bir eğitim alan ulemalar, yeni siyasi söylemelerin dışına itiliyor. Gencer, mesleki bilgisinin reel politikada karşılıksız kaldığını gören ulemanın siyasi yabancılaşma yaşadığını dile getiriyor: 'Ulema, dinamik bir siyasi düşünce geliştiremedi ve bu yüzden aktif bir rehberlik yapamadı.' Yazara göre, ulemanın modernleşme sürecinde yer almaması, günümüze kadar uzanan bir dizi soruna yol açtı.



Yorumlar

Popüler Yayınlar