ENGİN GÖNÜLLÜ CENTİLMEN / Atasoy Müftüoğlu
Estetik ve entelektüel bir yozlaşma döneminde, Mavera dergisi kadrosu, estetik/entelektüel yeni bir açılımın, başlangıcın ve duyarlığın ufku oldu. Mavera; edebiyatçılar tarafından, edebiyatçılar için yayınlanan bir dergi yerine, edebiyatçılar tarafından genel okuyucu için yayınlanan bir dergi olmayı başardı. Her ürün, her eser daha çok yazıldığı dönemin ruhunu/özelliklerini yansıtır. Bir eserin/ürünün niteliği önemlidir ancak, bu eseri okurken alacağımız estetik haz da önemlidir. Mavera, yayınlandığı dönemin sorumluluklarını yerine getirmeye çalıştığı gibi estetik beğeniden de ödün vermedi. Mavera; bilgiyle, anlam ve erdemlerle, değerler ve bigeliklerle bütünleşen bir edebiyat akımının ifadesi oldu. Bütün zamanlar boyunca edebiyat/sanat daha çok içsel enginliklerin, ruhsal/duygusal enginliklerin, bilgeliklerin ifadesi olmuştur. Modern zamanlarda, baskıcı/otoriter/ideolojik modernleştirme ve laikleştirme politikalarının her toplumda neden olduğu inanç/ahlak/ruh boşluğu ve çürümesi; sanat /edebiyat aracılığıyla doldurulmaya çalışıldı. Sanat ve edebiyat yeni bir din gibi sunuldu, sanat/edebiyat yeni bir put haline geldi. Aşırı bireysellik çağında, edebiyat/sanat da aşırı bireyselliklerin ve aşırı modaların etkisi altında kaldı.
Mavera dergisi kadrosu ve Cahit Zarifoğlu yayın hayatarı boyunca popülizm ile elitizm arasında bir orta yerde durdular. Cahit Zarifoğlu, başkaları için sorumluluk duyan; niteliksel ölçütleri olan; tutkulu çözümler için uğraşan; güvenilir sezgilere sahip olan; entelektüel merak sahibi; zengin bir hayal gücü ve ütopyaları olan; zihinsel ufku ve sınırları geniş; doğal ve sade davranışlara sahip; kendisiyle kolay ilişki kurulabilen, samimi olunabilen; gerçek bir centilmendi. Cahit Zarifoğlu, başkalarını yönetmek isteyen, kendi kendilerini efsaneleştiren, rol yapan ağabeylerden/üstadlardan değildi. Tahammül edilemez kendini beğenmişlikler zamanında Zarifoğlu, diğergamlığı elden bırakmadı. Edebiyat modalarına ve mafyalarına itibar etmedi. Güzel şeyler yapmak için ihtiraslıydı. Dayanılmaz bencillikler dünyasında, başkalarının dünyalarıyla hep ilgili olarak yaşadı. Sessiz kaygıları vardı.
Çok mükerrem eşiyle birlikte, gönülleri, sofraları, evleri herkese açıktı, özellikle de muhacirlere. Semâhat sahibi oldukları için, cömert oldukları için, evlerinde aylarca kalan Afganlı muhacirler vardı.
Zarifoğlu’nun doğal ortamı şiir’di.
Edebiyat/sanat/şiir konusunda gençlere sabırla yön verdi, yol, yordam öğretti. Gazete yazılarıyla genel okuyucuya da hitap edilebileceğini gösterdi, ancak, kitle yazarı olmadı. Günlükleri çok sıcak ve ilgi çekici oldu. Zarifoğlu, bir yanıyla yenilikçi, bir diğer yanıyla gelenekçi; bir yanıyla Doğu’lu, bir diğer yanıyla Batılı, egzantrik bir kişilikti. Bizler, bir sanat ve edebiyat adamı ile ilgili bir değerlenidrme yaparken, isimleri öne çıkarmaktan çok, eseri ve içeriği öne çıkarmalıyız. Hiç kimseyi ölçüsüzce yüceltmemeli, efsaneleştirmemeliyiz. Kim olursa olsun, karizmatik bir kişiyi efsaneleştirdiğimizde, bu kişi dokunulamaz ve eleştirilemez hâle gelebiliyor.
Cahit Zarifoğlu bir edebiyat bilgesi gibi hareket etti, gençler için dönüştürücü bir ufuk oldu. Feragat’le çalışan, soylu niyetler taşıyan, tutkulu yoğunluklar içerisinde olan Zarifoğlu’nun daha çok şair kimliği konuşulmalıdır. Soyut ve şifreli bulduğum şiiri hakkında fikir yürütmek istemem.
Cahit Zarifoğlu ve arkadaşlarının tasavvufi tercihlerini, yorumlarını, yaklaşımlarını anlayamadığımı ve paylaşamadağımı, bu konuda eleştirel bir tavra sahip olduğumu da burada belirtmek isterim.
Engin gönüllü centilmeni Rahmetle ve derin bir özlemle anıyorum.
Mekânı cennet olsun.
Ruhu aziz olsun.
ATASOY MÜFTÜOĞLU
Yorumlar
Yorum Gönder