Sezai Karakoç Okuma Kılavuzu
Sezai Karakoç, “ancak birkaç yüzyılda bir yetişen” önemli bir entelektüel, bir mütefekkir. Türk şiirinin yaşayan en büyük ustasının düşüncesi ve eserleri geçen hafta bir sempozyumda konuşuldu. Biz de külliyatı 60 kitabı geçen Karakoç’u tanımayanlar ve yeniden okumak isteyenler için mini bir kılavuz hazırladık. Şair ve yazarlara “Sezai Karakoç’u nasıl okumalı?” sorusunu yönelttik.
Türk şiirinin yaşayan en büyük ustası Sezai Karakoç. Sadece şair değil. Rasim Özdenören’in ifadesiyle “ancak birkaç yüzyılda bir yetişen” önemli bir entelektüel, bir mütefekkir. Geçtiğimiz hafta düzenlenen “Şair ve düşünür Sezai Karakoç” başlıklı sempozyumda bütün konuşmacılar, Türkiye’nin dünyaya göstereceği en büyük değerinin Sezai Karakoç olduğunu ifade etti. Karakoç, “Mevlânâ, Yunus Emre döneminden Şeyh Galip’e uzanan İslam klasiklerinin altın zincirinin günümüzdeki en önemli temsilcilerinden biri”ydi ve onunla aynı çağda yaşamak büyük bir talihti.
Sezai Karakoç’u ne kadar tanıyoruz?
İslam/Türk dünyasının yaşayan en önemli düşünürü olan Sezai Karakoç, fikir ve sanatta “Diriliş Akımı”nın kurucusu olarak tanınıyor. 1933 Diyarbakır/Ergani doğumlu. 1950-55 arası Ankara Siyasal Bilgiler’de okudu. İlk şiirlerini Mülkiye dergisinde yayımladı. O yıllarda Osman Yüksel Serdengeçti’yle ve Necip Fazıl Kısakürek’le tanıştı. “İslam milletinin ve İslam medeniyetinin dirilişi” davasını savundu. İlk sayısını Nisan 1960′ta çıkardığı ve yayınını aralıklarla otuz üç yıl boyunca sürdürdüğü Diriliş Dergisi çevresinde çok sayıda genç aydının; fikir ve sanat adamının yetişmesine öncülük etti. 60′tan fazla kitaba imza attı.
Henüz 19 yaşında iken yazdığı Monna Rosa isimli şiiri dilden dile, nesilden nesile aktarıldı. Şiir bir kitapta toplanana dek (1998, Diriliş Yayınları) fotokopilerle çoğaltıldı. Karakoç’un, Monna Rosa adlı ünlü kitabı da dahil, daha önce çıkmış dokuz şiir kitabının tümü bir arada 2000 yılında yayımlandı. Karakoç, bütün şiirlerini “Gün Doğmadan” adını verdiği yedi yüz sayfalık kitapta topladı.
Sezai Karakoç deyince Diriliş akla gelir. Kendi ifadesiyle “Diriliş, aslında bir edebiyat akımından çok, bir hakikat akımıdır. (…) Yeniden inanmak, yeniden düşünmek, yeniden duymaktır. Diriliş, İslam’dan ayrılışın sona erişi, ona yeniden kavuşmanın başlangıcıdır.” Sezai Karakoç, amblemi “güller açmış gül ağacı” olan Diriliş Partisi’nin de kurucusudur. Partinin amacı şöyle açıklanmaktadır. “Amaç üç kelimeyle özetlenirse hakikat, adalet ve fazilettir”. Karakoç, halen Yüce Diriliş Partisi’nin başkanlığını yapıyor.
Hiç evlenmeyen Karakoç, İstanbul’da yaşıyor. Vaktinin bir kısmını Cağaloğlu’ndaki bürosunda geçiriyor. Sezai Karakoç’un Diriliş Yayınları arasında çıkan eserlerinden bazıları şöyle: Şiir: Gün Doğmadan Çeviri Şiir: Batı Şiirlerinden, İslam’ın Şiir Anıtlarından. Düşünce: Ruhun Dirilişi, Kıyamet Aşısı, Çağ ve İlham I-II-III-IV, İnsanlığın Dirilişi, Yitik Cennet, Makamda, İslam’ın Dirilişi, Gün Dönümü, Diriliş Muştusu, İslam, Diriliş Neslinin Amentüsü, İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü, Düşünceler I, Dirilişin Çevresinde, Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi I-II-III, Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı I-II, Unutuş ve Hatırlayış.
Kuramsal yazılar en son okunmalı
Doç. Dr. Turan Karataş: Sezai Karakoç okumak isteyenlerin beğenileri, birikimleri ve ilgileri bakımından çeşitli tercihler/sıralamalar yapılabilir. Karakoç’un şiirini okumak isteyenler için en iyi yol, Monna Rosa’dan başlayarak kronolojik bir okuma yapılmasıdır. Burada küçük bir ayrıntı, Gün Doğmadan kitabı değil de, kitapların müstakil baskıları tercih edilebilir. Düzyazılarda izlenecek yol benzer olabilir. Evvela ilk yazılar ve bunların içinde öncelikle günlük yazılar (Farklar, Sütun, Sûr, Gündönümü, Gün Saati) okunmalıdır. Sonra denemeler bilhassa Yitik Cennet, İslam, İslam’ın Dirilişi, İnsanlığın Dirilişi okunmalıdır. Edebiyata yatkın/ aşina okur, elbette Edebiyat Yazıları I, II ve III; Yunus Emre, Mevlânâ ve Mehmed Akif kitaplarını okuma listesine almalıdır. Kuramsal yazılar, politik/siyasi denemeler en son okunabilir.
Gençler önce Monna Rosa’yla tanışmalı
Haydar Ergülen (Şair): Sezai Karakoç’un ‘Gün Doğmadan’ adıyla tek ciltte toplanan şiir kitapları, aslında doğru okuma sırasını da gösteriyor. Bu sıralama “Şahdamar (Sesler/Körfez” üçlemesiyle “Hızırla Kırk Saat/Taha’nın Kitabı/Gül Muştusu” üçlemesini karşılaştırmak, aralarındaki uzaklıktan çok yakınlıkları, ilginç benzerlikleri keşfetmek bakımından da yararlı olabilir. En başta ne okunması gerekiyor diye sorarsanız da “Monna Rosa” derim, çünkü o şiirin gençleri hem şiire, hem de Sezai Karakoç şiirine yakınlaştıracak bir şiir olduğunu biliyorum. Nerden biliyorum, elbette kendimden. Sezai Bey’in ‘Balkon’, ‘Karayılan’, ‘Ötesini Söylemeyeceğim’, ‘Liliyar’ şiirlerini okurken, elime bir de “Monna Rosa” fotokopisi geçmişti, Eskişehir’de ortaokuldaydım, o günden sonra Sezai Karakoç benim vazgeçilmez şairlerimden biri oldu.”
Parçadan bütüne giderek okumak
Ömer Erdem (Şair): Ben bugün okusaydım… Kendi ilgi alanıma yakın kitabı seçerdim. Eğer şiire merak duysaydım önce bir şiiri seçer, günlerce onun evrenine girmeye çalışırdım. Mesela Köşe şiiri olabilirdi bu. Okurdum onu, yeniden yeniden okurdum; ezberlerdim. Mısraların üzerine düşünürdüm. Şiirdeki estetik yapı olduğu kadar iç dünyayı yakalamaya çalışırdım. Arkadaşıma okuturdum, onun sesinden gözlerimi yumar, dinlerdim. Şiirdeki müziği duymaya çalışırdım. En az bir kez kendi el yazımla şiiri yeniden yazardım. Eğer nesre ilgi duyuyorsam Ruhun Dirilişi’ni okurdum. Nesire geçmiş şiirsel düşünce yanında yorum derinliğini yakalamaya çalışırdım. Parçadan bütüne gitmek, bir kitabı veya yazıyı özümsedikten sonra şairin veya yazarın geniş dünyasına yönelmek uygun geliyor bana.
Külliyata şiirden başlanmalı
Ali Ayçil (Şair): “Sezai Karakoç’tan her bahsedişimizde doğal olarak bir Karakoç külliyatından da bahsediyoruz. Genç okur, bu külliyatın kalbi olan sayfalardan, şiirden başlamalı. Ve ben olsam, Karakoç şiirini başından sonuna yayınlanış sırasıyla okur, araya herhangi bir düşüncenin girmesine müsaade etmeden kendimi bu şiirlerle baş başa bırakırdım. İnsan, kendisini şiirin imasına açık hale getirebildiği, bir şiirle aracısız temas kurabildiği oranda, bir şairin düşüncelerini kavrayacak zihin açıklığına kavuşabilir. Şiiriyle yüzleşilmemiş bir şairin düşüncelerine sarılmak akla yatkın gözükmüyor. Şiirinden sonra şiir çevirileri, hikâyeleri ve edebiyat yazıları okunmalı. Bütün bunlar Karakoç külliyatının çekirdeğidir; okur şairin kalbiyle buralarda merhabalaşır. Bu kalp kapısından girince, yeni kapılar aralanacak nasılsa.”
Türkçenin lezzetini duyabilmek için…
Can Bahadır Yüce (Şair): Sezai Karakoç şiirini okumaya nereden başlanması gerektiğini soran birine, lirik şiirlerden başlamasını önerirdim. En iyi seçim Körfez/Şahdamar/Sesler kitabı galiba. “Balkon”un, “Kapalı Çarşı”nın yer aldığı bu kitap, yalnız Sezai Bey’in değil, bütün şiirimizin bazı en iyi dizelerini içinde barındırıyor. Körfez/Şahdamar/Sesler, hem şairinin hem de çağdaş Türk şiirinin ruhunu okura duyurabilecek güçte bir yapıt. Bu ‘genelleme’nin yanı sıra bir de değişmez gerçek var: Sezai Karakoç şiirine giriş yapmak isteyen her okur, şairin düzyazılarını da okumalıdır. Hem şiirlerin ardındaki büyük dünyayı sezebilmek hem de Türkçenin lezzetini duyabilmek için. Karakoç’un Sütun yazılarını, Çağ ve İlham serisini, şiir üzerine düşüncelerini okumayan birinin onun şiirine de tam nüfuz edebileceğini sanmıyorum.
Yeni başlayanlar için Diriliş Neslinin Amentüsü
Şaban Abak (Şair): Öncü bir mütefekkir ve dava adamı olarak üstat Sezai Karakoç’un önce düşünce eserleri bir bütün halinde okunup özümsenmeli, sonra şiire geçilmelidir. Yeni başlayanlar için Diriliş Neslinin Amentüsü veya İslam’ın Dirilişi adlı eserlerden biri ile başlayıp İslâm, İnsanlığın Dirilişi, Yitik Cennet ve Sütun ile devam etmeyi önerebiliriz. Toplum, devlet, devlet kurumları ve siyasetle doğrudan ilgili konulara öncelik tanıyanlar ise Fizik Ötesi Açıdan Ufuklar ve Daha Ötesi ile (üç cilt) Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı (iki cilt) ve “Çıkış Yolu” adlı ilk kez 1995-2003 arası basılan eserlerden başlayabilirler.
kaynak: zaman.com.tr
Yorumlar
Yorum Gönder