İnternet hayatımız nasıl etkiledi?


Bilgisayar kullanmasını bilmeyen anneler, kendisini farklı tanıtan dönerci ustaları, TV programlarına katılan web editörleri ve unutmamamız gereken internetten ünlü olan simalar...

İnternete uzak bir yer yok

Bilgisayar kullanmasını bilmeyen anneler, kendisini farklı tanıtan dönerci ustaları, TV programlarına katılan web editörleri ve unutmamamız gereken internetten ünlü olan simalar...
Artık bu sahneler hepimize çok tanıdık geliyor. Aslında bu sahnelerden anlaşılıyor ki internet artık birçoğumuzun hayatının merkezini oluşturuyor. Elimizin altındaki bu koca dünya sayesinde artık starımıza, sevgilimize, fanımıza, dünyanın öbür ucundaki tanımadığımız Ugandalıya, Koreliye, Kanadalıya kolay, ucuz ve hızlı bir şekilde ulaşabiliyoruz.

İnternetin ağlarını yavaşça hayatımıza sarmasıyla beraber ilk işimiz birbirimizin telefon numarasını, iş numarasını almak yerine mail adresini sormak oldu. Tabii zaman ilerledikçe bilgisayar başında daha çok oturmaya, daha az hareket etmeye başladık. Ne de olsa zor bulabileceğimiz bilgileri buradan birkaç dakika içinde elde edebiliyorduk. Ediyorduk etmesine ama internetle ilgili tartışmalara bakıldığında, internet hayatımızı yalnızca olumlu yönde etkilemedi. Bu iletişim ağının içindeki bilgilerin doğruluğu tartışılırken, diğer yandan ‘annemi nasıl öldüreyim’ diye anketler yapılmaya başlandı. İnternet bağımlıları, sanal aşklar derken şu soru çıktı ortaya: ‘Uzağı yakınımıza getiren internet, yaşantımızı olumlu mu olumsuz mu etkiler?’ Sorunun cevabını bulamasak da internet kullanıcılarıyla, öğretmenlerle, öğrencilerle, internet işletmeciliği yapan kuruluşlarla interneti konuşuyoruz. Öncelik geleceğin büyükleri çocukların...

ÇOCUKLAR ÜSTÜNDEKİ ETKİLERİ

Anne babalarımız hâlâ pencere, masa üstü, fare tartışmaları sürerken, çocuklar internete yetişkinlere göre çok daha çabuk adapte olmuş gibi gözüküyor. MSN, facebook, sohbet odaları, oyun siteleri hepsinin en ince ayrıntısına kadar haberdarlar. Kolay değil tabii okuldan çık, eve uğramadan en yakındaki internet kafeye gir, dakikasında ödevini yap, oyununu oyna saatlerce. Öğrencilerin birçoğu tarafından internet, ‘kütüphaneleri tarihin karanlık sayfalarına gömen icat’ tanımlanıyor. Tabii ki bütün öğrencileri aynı kefeye koymak doğru olmaz, fakat karşılaştığımız birçok öğrenci de, internet üzerine sohbet ettiğimiz öğretmenler de benzer sahnelerden bahsediyor. Bu anlamda internet ortamından yalnızca yetişkinler değil çocukların da etkilendiği görülüyor.

‘AİLEM KIZMIYOR, ÇÜNKÜ BİLMİYORLAR’


9 yaşındaki Levent Palancı’yla internet kafede oyun oynarken karşılaşıyoruz. Counter Strike oynayan Palancı, bize oyunu anlatıyor: “Kendine bir karakter seçiyorsun, yok edici anlamına gelen counterlar ve teröristler savaşıyor. Biri ben biri arkadaşım oluyor. Karşılıklı birbirimizi öldürmeye çalışıyoruz. Bağlantı sayesinde arkadaşınla karşılıklı oynayabiliyorsun.” Ödev araştırmalarını gerçekleştirebilmek ve oyun oynamak için interneti kullandığını anlatan Palancı, evinde internet olduğu halde arkadaşlarıyla karşılıklı oyun oynayabilmek için internet kafeye geldiğini söylüyor.

İnternetin her şeyi olduğunu anlatan 5. sınıf öğrencisi Kaan Ercenik, “Okuldan çıkar çıkmaz geldiğimiz yer” diyor. Günde yaklaşık 3 saatini internette geçirdiğini anlatan Ercenik’e ‘Ailenden tepki geliyor mu’ diye sorduğumuzda gülerek cevap veriyor: “Ailemden tepki gelmiyor, çünkü bilmiyorlar.” Ardından açıklamasını yapan Ercenik, “Evde de var ama bilgisayar kötü, bu oyunları kaldırmıyor ondan burada oynuyorum. Babam kızıyor, ben de habersiz geliyorum” diyor.

‘KAVGA EDİYORUZ, NE YAPIYORUZ!’

Taksim İlköğretim Okulu’nun önünde öğrencilerle internetin hayatlarındaki yerini konuşuyoruz. 4. sınıf öğrencisi Ahmet Ilıca, internette oyun oynadığını, MSN kullandığını ve ödevlerini araştırdığını anlatıyor. En çok Half Life sevdiğini anlatan Ilıca’ya oyunda neler yapıldığını sorduğumuzda, sınıf arkadaşı onun yerine cevap veriyor: “Kavga ediyoruz, ne yapıyoruz!”
Liseye giden Pınar ve Işıl ise internet kullanmaya başladıktan sonra kütüphaneye hiç gitmediklerini anlatıyorlar. İnternetle kütüphane arasındaki farkları sorduğumuzda ise Işıl ve Pınar’ın ortak fikri “İnternet yaşamımızı kolaylaştırdı. Ödevleri çok daha rahat buluyoruz sayesinde. Kütüphaneye gidip saatlerce araştırma yapmamıza gerek yok” yönünde oluyor.

Anne babalarsa durumdan bir hayli şikayetçi. İlköğretim öğrencisi Ozan Kaçmaz’ın annesi Gülay Kaçmaz, internetin boşu boşuna çıktığını ifade ediyor. “Bir şey sağlamıyor ki, boşu boşuna çıktı” diyen Kaçmaz, “İnternet alıyorlar eve aileler, çocuklar kitapları unuttu. Benim oğlum çok giremiyor benim yüzümden. İnternette çok zaman geçirdiğini fark ettiğimde de ‘çok iyi bilgi verir’ diyorum” diyor. Ozan’sa, bilemiyoruz annesiyle gerçekten aynı fikirde midir ama mecburen onaylıyor: “Evet, annem haklı.”

KÜTÜPHANELER UNUTULMASIN

İlköğretim öğretmenleri ile eğitimde internetin yerini konuşuyoruz. 4 senedir bu müfredatta eğitim veren Murat Durmuş, 4. senesinde müfredatta internete yoğunluğun arttığını anlatıyor. İnternetin sadece görsel ve işitsel olarak kullanılabildiğine dikkat çeken Durmuş, “Öğrencilerin hissetmeleri de çok önemli. Öğrenciler kütüphanelerden, kitaplardan uzaklaşmamalılar” diyor. “Tüketim toplumunun özelliklerinden biri” diyen Durmuş Hoca, “Böylece bilgiyi de tüketmeye yönlendiriliyoruz” diyor. Öğrencilerin artık internetin büyülü dünyasına iyice kapıldığını anlatan ilginç olaylarla karşılaştıklarını söylüyor. Resim derslerinde iki öğrencisinin sürekli siyah ve kırmızı renklerini kullandığını anlatan Durmuş Hoca, bu öğrenciler bütün sayfayı siyaha boyuyor, sayfanın ortasını da kırmızıya, kan olarak boyadığını anlatıyor. Çok şaşırdığını ifade eden Durmuş Hoca, rehber öğretmeniyle görüştükten sonra çocukların oynadıkları oyunların etkisi altında kaldıklarını anladığını belirtiyor. Çocukların aileleriyle görüştükten sonra oynadıkları oyunları da tespit ettiklerini söyleyen Durmuş Hoca, “Senenin sonuna kadar ailelerle ortak bir çalışma yürüttük, şimdi çocuklar başka renkler de kullanıyor” dedi. Durmuş Hoca, bir başka öğrencininse hiperaktivitesi veya davranış bozukluğunun olmamasına rağmen sınıftaki olaylara aşırı tepki verdiğini anlatıyor. Öğrencinin dersin ortasında silah sesleri çıkardığını anlatan Dursun Hoca, “Sınıfta güzel bir şey olunca oyunların kazanma efektleri gibi ses çıkartıyor” diyor. Kontrol edilmediği sürece çocukların hayatını olumsuz etkilediğini anlatan Durmuş Hoca, aynı zamanda çocukların ödevlerini yapmasına yardımcı olan, tekrar yapmasını sağlayan olumlu sitelerin de bulunduğunu vurguluyor.

SESLİ HARFLERİ UNUTTUK

İlköğretim Öğretmeni Vehbi Ayaydın da öğrencilerin hazıra konmasından yakınıyor. Sınıfa getirilen ödevlerin çoğunu öğrencilerin anlamadıklarını söyleyen Ayaydın, “Çoğu kez öğrenciler internet kafelere 1 TL karşılığında ödevlerini yaptırıyorlar. O konuyla ne bilgi varsa alıp getiriyorlar. Doğru ya da yanlış.” Çocukların konuşma dilini de çok fazla etkilediğine dikkat çeken Ayaydın, “Çeşitli kısaltmalar kullanıyorlar, merhaba yerine mrb, selam yerine slm. Çoğu defterlerine de aynı şekilde yazıyor. Çocuk dil yeteneğini, sosyal iletişim yeteneğini ve fiziksel gelişimini engellemiş oluyor. Bu açıdan da öğrencilerin olumsuz etkilendiğini düşünüyorum” diyor.

15 YILDA 11 KAT ARTTI

‘60’lı yıllarda Amerikan Savunma Bakanlığı’nın isteği üzerine olası felaket senaryolarının (doğal afet, nükleer saldırı) ardından dahi işlevselliğini koruyabilecek bir iletişim sistemi yaratmak amacı ile ARPANET adı altında başlatılan askeri bir projedir internet. ‘70’li yılların başında Amerikan üniversitelerinde bu projeden yararlanma imkanı verilmesinin ardından e-posta ve NNTP uygulamaları yaygınlık kazanmaya başladı. Radyo, televizyon ve internetin bulunuşundan 50 milyon kullanıcıya ulaşmak için geçen süre incelendiğinde; radyo için 38 yıl, televizyon için 13 yıl iken, internet için sadece 5 yılın geçmesi yeterli oldu.

İnternet Türkiye’ye 1994 yılında geldikten sonra kullanımı hızla yaygınlaştı. İnternet, günümüzde de yaygın olan 7’den 70’e herkesin kullandığı teknoloji ürünü olan ve her gün yenilenen bir bilgi kaynağı teknoloji ürünü.

İNTERNETİN YETİŞKİNLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

İnternet artık yaşam biçimimizi, konuşmamızı, arkadaşlıklarımızı, kültürümüzü, ahlak yapımızı, aile bağlarımızı, yemek ve uyku alışkanlıklarımızı, kısaca her şeyimizi etkiliyor. Öyle ki, kullanım biçimine göre etkileri değişen bu sihirli dünyaya bir kere elini kaptırınca kolunu kurtaramayanlar da çok.

Amaçlarımıza göre her birimize bambaşka bir dünya sunuyor internet. Ne de olsa ilkokul arkadaşları burada, aşklar burada, ihanetler... Karakterini istediğin gibi değiştirebiliyor, hayal gücüne göre kendine yepyeni bir kimlik oluşturabiliyorsun. Her şeyi bir anda kesip kaldığın yerden devam edebildiğin bu sanal dünyayla gerçek hayat birbirine girmeye başladıkça, giderek adımız değil bulduğumuz nick ruhumuz ve özümüz olmaya başladı. Öyle ki, reklamlarda bile artık ‘14.99’a istediğin kişi ol’ gibi sloganlar yer alabiliyor. Birçok kişi ‘niye karakterimi değiştirecekmişim, böyle şeylere ihtiyacım yok’ dese de içinden, sohbet sitelerini, internet aşklarını yadırgasa da, artık internet vakaları filmlere, programlara, reklamlara konu olacak kadar hayatımızın içinde.

SEVGİLİMİ BULDUM İNTERNETİ BIRAKTIM

Taksim’de 3 genç kızla karşılaşıyoruz. Biri internetten 50’nin üzerinde erkekle buluştuğunu anlatıyor, bir diğeri ise 100. Emin olmasalar da, bu sayıya yakın kişiyle buluştuklarını anlatıyorlar. Onlarca kişiyle internetten tanışan, buna rağmen internetin insanları kötü yollara sürükleyebileceğini anlatan Pınar Katar ekliyor: “Karşınızdaki insanlar sizi kandırmak istiyor olabiliyor.” Script cam kullanarak insanların görüntülerini bile farklı gösterilebildiğini anlatan Katar, “Ben çok karşılaştım ama kanmadım, etrafımda böyle oyunlara gelen çok. Yaklaşık 100 kişiyle buluştum, anca adam gibi bir kişi buldum. Anlayacağınız sevgilimi buldum interneti bıraktım. 3 senedir mutluyum” dedi. İnternetin aşk vakaları için iyi bir araç olup olamadığını anlayamadan yanlarından ayrılıyoruz.

Haberimizi hazırlarken görüştüğümüz onca insan gibi Ali Ateş ve Mehmet Sarıgül de internetten tanıştıkları insanlarla buluşmuşlar. Ateş’e göre internetin en garip olayları, internette tanışıp evlenen insanlar. Bu tarz olaylara anlam veremediğini söyleyen Ali, açık kapı bırakmayı da ihmal etmiyor: ‘Ola da bilir tabii...’ ‘İnternetin hayatınızdaki yeri nedir’ diye sorduğumuzda ikili önce birbirlerine sorup gülüşüyor, sonra da ‘İnternet artık her şeydir’ diyorlar. Hastane randevularından banka işlemlerine kadar artık birçok işlemin internetten yapıldığına dikkat çeken Mehmet, kendisinin daha çok chat yapmak amaçlı kullandığını da eklemeden geçmiyor.

GÖRÜCÜ USULÜ MÜ İNTERNET USULÜ MÜ?

40 yaşında üç kız annesi Gülten Aydın, internete hayatını kolaylaştırmak için girdiğini anlatıyor. “Hastaneden randevu alıyorum. Zaten artık mektup vb. şeyler tedavülden kalktı gibi. İletişim için kullanıyorum” diyen Aydın, internette tanışıp da evlenenleri duyduğunda şok olduğunu anlatıyor. ‘Biraz görücü usulü mü oluyor’ diye soruyoruz. Aydın’sa hiç benzemediğini söylüyor. “Görücü usulü olunca, insanların ailelerini tanıyorsun, biliyorsun. Az çok güvenebiliyorsun ama sanal ortamda öyle mi? Yalan söylemediğini nereden bileceğim? Kişi kendi özelliklerine istediği şekli verebilir” diyor.

Web editörü Adem Özgüç ise yaptığı işten dolayı günün 12 saatini internette geçirdiğini anlatıyor. İnterneti yazılı, görsel ve işitsel basının iç içe geçmiş hali olarak yorumlayan Özgüç, “İnternet insanları yabancılaştırıyor olabilir ama bence artık birçok sitede de bir sosyalleşme söz konusu” diyor. Özgüç, internetle ilgili karşılaştığı en ilginç olayı ise şöyle anlatıyor: “İnternette nickimi değiştirmiş, bir kızla konuşuyordum. Sohbet ilerledikçe anladım ki onca zaman kuzenimle konuşmuşum. Sonradan çok güldük. oldukça ilginç bir anı oldu.”
Türkiye’de birçok siyasetçinin de sanatçının da izine internetteki sosyal ağ sitelerinde rastlamak mümkün. siyasetçilerin halkla ilişkilerle sorumlu ekipleri tarafından açılan profil sayfalarında seçmenler siyasetçileri takip ediyor, taleplerini iletiyor veya eleştiriyor. Belirli bir takipçisi olan herkes, kitlesiyle internette buluşuyor, kitlesi olmayansa internette kolaylıkla ünlenebiliyor. Özellikle YouTube, meşhur olmak isteyenlerin favori sitelerinden. Öykü ve Berk kardeşler ile İrem de internetten ünlü olan simalardan.

İNTERNET HASTALIKLARI

Kabul etmek gerek, artık birçoğumuz internet başında sabahlar, bütün işlerimizi internette halleder olduk. Dünyayı saran internet çılgınlığı hayatımızı bu kadar kolaylaştırırken, diğer yandan da bizi hasta eder olmuş. Sırt ağrısı, baş ağrısı, göz yorgunluğu, eklem bozuklukları derken işte literatüre geçmiş ilginç internet hastalıkları...

Facebook depresyon: Facebook ve diğer bazı sosyal ağ siteleri, özellikle genç kızların endişe ve depresyona eğilimli olmasını sağlıyorlar. Genç kızların özellikle duygusal hayal kırıklıkları üzerinde tekrar tekrar konuşmaları ruh hallerini kötü yönde etkilerken, aynı zamanda mutsuz duygular edinmelerine yol açıyor.

Ego sörfü: Düzenli aralıklarla internette kendi ismini aratan ve hakkında internette NE gibi bilgilere ulaşıldığını kontrol eden kişilerin yakalandığı rahatsızlık.

Enfornografi: Pornografi ve enformasyon sözcüklerinden türetilmiş bu kelime, “bilgi açlığını internette dindirmeye çalışma” olarak tanımlanıyor.

Blog ifşacılığı: Bilinmemesi ve yayılmaması herkes açısından faydalı olan bilgileri on-line yayınlama merakı.

YouTube-Narsizmi: Kendisini tanıtmak için sürekli kendi videolarını internet sitelerinde yayınlama, yayınlatma.

Myspace taklitçiliği: İnternette başka bir kişiliğe, başka bir role bürünme takıntısı.

Google takibi: Tüm yakınları ya da tanımadıkları kişiler hakkında internet üzerinden bilgi edinmeye çalışmak.

Siberhondrik: En ufak bir hastalık belirtisinde, doktora gitmek yerine internetten tedavi yöntemleri arama.

Photolurking: İnternette saatlerce başkalarının fotoğraf albümlerine bakma.

Wikipedializm: Günün önemli bir kısmını internet ansiklopedisi Wikipedia’ya katkıda bulunmak, yazılar yazmak ve metinlerde tashih yapmaya harcamak.

Crackberry: Özellikle yöneticilerin yakasına yapışan bu hastalık, adını daha çok kurumsal iletişimde kullanılan, e-mail alıp gönderilebilen, internette sörf yapılabilen ‘avuç içi’ bilgisayar türü Blackberry telefonlarından alıyor.

Cheesepodding: Türkçede tam karşılığı olmayan bu sözcük ise zamanının büyük kısmını internetten şarkı indirmekle geçirenler için kullanılıyor.

İNTERNETİN OLUMSUZ ETKİLERİ

Artık hayatımızın her noktasında bizlerle olan internetin, araştırmalara göre insanlar üzerindeki olumsuz etkileri şöyle sıralanıyor:
1. Pornografik ya da olumsuz ve tehlikeli inanç siteleri gibi zararlı sitelerin kolayca ulaşılabilir olması.
2. Kendileri için ‘yararlı’ olabilecek sitelere ulaşabilecek kaynakların bulunmaması.
3. İnternetin aile içi çatışmalara neden olması.
4. Ekonomik yönden zararlı olması (faturalar).
5. Günlük işleri aksatacak şekilde zaman kaybına neden olması.
6. İnternette kişinin kendisini olduğu gibi yansıtmamamsı nedeniyle kimlik kargaşasına sebep olması.
7. İnternetin bağımlılık yaratması.

İNTERNETİN TİCARİ BOYUTU

Internetin 1990’ların başlarından itibaren bu kadar yaygınlaşmasının en temel nedenlerinden birisi ve belki de en önemlisi “para kazandırabilecek potansiyele sahip” olması. Bu iletişim ağına bağlı bilgisayarlar yolu ile alışverişler yapılabilmekte, borsa/bankacılık işlemleri yerine getirilebilmektedir. Bu sayede medya özelliği de taşıyan internet artık ciddi reklam paralarının dönmeye başladığı ve şirketlerin ürünlerini pazarladığı bir ortam haline gelmeye başlamıştır.
Durum böyle olunca internet işletmeciliği de alıp başını gidiyor. Online yayıncılık yapan Sodamedya interaktifin kurucularından Ender Ayna ile internet işletmeciliği ve internetle ilgili merak ettiklerimiz üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.

Verdiğiniz hizmetler neler?

Kurulma amacı web site işletmeciliği ve internet sitelerine içerik girmek. Hayhuy.com sinema.com gibi birçok sitenin işletmeciliği bize ait. Aynı zamanda portallar inşa ediyoruz.

Herkes web sitesi kurabilir mi? Aşamaları neler ve eğitim gerektirir mi?

Sizin amaçlarınıza bağlı; profesyonel bir şey istiyorsanız, bu profesyonel işle uğraşan bir yere başvurmanız gerekir. Ticari değil de kişisel bir sayfa istiyorsanız, kolaylıkla yapabilirsiniz. Jumbo gibi hazır yazılımlar var, blogger gibi siteler var, world press gibi siteler. Ücretsiz tasarım örnekleri var. İhtiyacınız olan bir domain satın almak ve barındırna alanı satın almak. Gerisi zaten 20-25 dakika.

İnternette bilgilere ulaşmak bir enter’a basmak kadar kolay. Peki bu bilgilerin doğruluğu ne kadar güvenilir?

Her siteye güvenmek çok zor. Ancak artık marka olmuş, güvenilir, bilindik sitelerden yola çıkabilirsiniz, ya da bilgiyi birçok yerden kontrol ederek doğruluğundan emin olmanız gerekir. Bugün bir site açıp herhangi bir konu hakkında yalan yanlış bir makale yazabilirim, mutlaka kontrol etmeniz gerekir.

Hukuki düzenlemeler ne durumda, bu kapatmalar neye göre yapılıyor?

İnternet ahlakı henüz oluşmadı. Bunun herhangi bir sebebi yok. Yani şu anda herhangi bir siteyle ilgili savcıya suç duyurusunda bulunduğunuzda savcının inisiyatifine göre o siteyi kapattırabilirsiniz. Çok kolay, fakat bir mahkeme olmadan kapatma yapılamamalı, bunun üzerine başka çözüm yolları bulunmalı.

Birçok arama motoru var, fakat en ünlüsü Google, birçok arkadaşlık sitesi var fakat en ünlüsü Facebook. Bu siteleri öne çıkaran ne?

Bazı sorunları çözmesiyle alakalı. Milyarlarca site var internette. İnternet diğer mecralardan çok farklı olarak, alıcısıyla çok yakından temas kuran bir iletişim aracı. Buna göre sitenizi öyle bir tasarlamanız gerek ki bir şeye çözüm bulabilmeniz gerekir. Yahoo ve altavista vardı. Altavista yok oldu. Yahoo portala dönüştü. Googla çok basit bir şey yaptı. Bir kutu kelimeyi gir enter’a bas. Bunu herkes kolaylıkla yapabiliyor. Aynı şey Facebook için de geçerli. Bir çözüme ulaştırdı. Bunu aslında takipçileri yarattı. İnsanların istediğini iyi gözlemleyip istediklerini yaratmak gerekiyor.

İnternet diğer iletişim araçlarını (TV, gazete, radyo) içinde toplayacak mı?

Bu yaklaşık 10 senedir süregelen bir tartışma konusu. Fakat öyle bir şey olduğu yok. Kitapların, gazetelerin yerini alabileceğini sanmıyorum ama rahatlıkla TV’ye bilgisayarı bağlayabiliyorsun veya arabanda internete bağlanıp radyo dinleyebiliyorsun, yazılı basın haricinde diğerlerinin birbiriyle iç içe gireceğini düşünüyorum.

İnternette kullanıcı bilgilerini doğru girmek ne kadar doğru?

Öncelikle kişilere bilgilerinizi verirken kullandığınız sitenin ne kadar güvenilir olduğuna dikkat etmek gerekir. Mutlaka üyelik, satın alma sözleşmesini okumanız gerekir. Bahsettiğimiz şey kredi kartı bilgilerini girmekse kredi kartı bilgilerini ellerinde tutmadıklarından emin olmanız gerekir. Aman gaza gelmeyin, ben Afrika’da bir diktatörüm. Şu anda şu kadar paraya ihtiyacım var. Kurtulunca sana şu kadar para veririm diyene aldanmayın. Fishen-oltacılığa dikkat edin. Çok miktarda kişiye mail atılarak ne dönerse diye atılan maillere dikkat edin. Bunun içinde birebir banka siteleri yapmak da vardır. Size şöyle bir mail gelebilir: Lütfen kişisel bilgilerinizi güncelleyin. Bir linke yönlendirir, fakat linkin üzerine gelerek mause sağ klikle kaynağı göster diyerek, aslında o linkin sizi bankaya yönlendirmediğini görebilirsiniz. Ufak tefek ayrıntılara dikkat ederseniz sorunlar bitecektir. Bankaların artık sorumluluğu var. Her şeyden önce kendi güvenliğinizi kendiniz sağlamalısınız. Evinizin kapısını açık bırakırsanız evinize hırsız girebilir.

MSN


Bireylerin, gerek iş saatlerinde, gerekse serbest zamanlarında giderek daha çok süreyi etkileşim halinde geçirdiği MSN, 1999 yılında ortaya çıktı. Şimdi en çok kullanılan anında mesajlaşma yazılımının ülkemizdeki kullanıcı sayısı 28 milyona ulaşmış durumda. Bu rakam ile beraber, tüm dünyada MSN’i en çok kullanan ülke, Brezilya’nın ardından Türkiye.

google

Dünyanın en önemli arama motorlarından birisi Google Stanford’da doktora yapan iki öğrenci; Larry Page ve Sergey Brin, 1998’de 25 milyon dolar yasal sermayeyle kurdu. Şirketin GooglePlex denen merkez ofisi California’da bulunur ve tüm dünyada 5 bin civarında kişi çalıştırır. Şirketin sermaye ortakları, Kleiner Perkins Caufield & Byers ve Sequoia Capital’ı kapsıyor. Şirket ayrıca, içerik sağlayıcı firmalara özel web arama çözümleri de sunuyor.

facebook

Harvard Üniversitesi öğrencisi Mark Zuckerberg tarafından 4 Şubat 2004 tarihinde kurulan ve şu an itibariyle 13 milyon kayıtlı üyesi bulunan internetin en büyük sosyal ağlarından biri.

Yaratıcısı 25 yaşında olan Facebook, şimdilerde 200 milyonu aşkın üyeye sahip. Sosyalleşme ağı Facebook, Türkiye’de de oldukça popüler. Evde, işyerinde, okulda çok sayıda insan önemli bir zamanını Facebook’ta profil güncelleyerek iletişim halinde geçiriyor. Ancak bazı noktalara dikkat edilmezse Facebook ileride canınızı sıkabilir.

youtube


Bir de meşhur video sitesi YouTube’u ele alalım kısaca. Şüphesiz internetin gücünü en iyi hissettiren sitelerden biri. Artık birçok yetenek YouTube’ta keşfediliyor. Dünyada gizli kalmış birçok gerçek burada bir video ile ortaya çıkıveriyor. Haberlerden maçlara, yeteneklerden görüşlere, icatlardan tanıtımlara milyarlarca video bu sitede hayat buluyor ve tüm dünyanın karşısına çıkıyor.

Steve Chen ve Chad Hurley isimli iki gencin 2005 yılı Şubat ayında kurduğu YouTube, 1.5 yıllık sürede milyar dolarlık bir şirket oldu. YouTube’un kuruluş hikayesi Google’unkine benziyor. Kredi kartı alışveriş sitesi PayPal’da birlikte çalışan Steve Chen (28) ve Chad Hurley (29), 2005 yılının Ocak ayında garaj ofislerinde, bir ev partisinde çektikleri fotoğrafları ve video dosyalarını arkadaşlarıyla paylaşmak istedi.

Büyüklükleri nedeniyle videoları e-posta ile göndermekte zorluk çeken ikili, dosyaları paylaşmak için daha iyi bir yöntem bulmak üzere kolları sıvadı. Böylece mayıs ayında test videosunun yayınlanmasıyla hayata geçen YouTube.com yayına başladı. Ülkemizde bir seneyi aşkın süredir siteye girmek yasaklı olsa da, birçok kullanıcı siteye kaçak yollardan girmeye devam ediyor.

BU KISALTMALAR NE ANLAMA GELİYOR?

İnternet kullanırken çok kullandığımız bu kısaltmaların anlamını biliyor muydunuz?
gov: Hükümet kuruluşları
edu: Eğitim kurumları (üniversiteler gibi)
org: Ticari olmayan, kar amacı gütmeyen kuruluşlar
com: Ticari kuruluşlar
mil: Askeri kuruluşlar
net: Servis Sunucuları (Internet Servis Sağlayıcıları gibi)
ac: Akademik kuruluşlar (bazı ülkelerde edu yerine kullanılmaktadır)
int: uluslararası organizasyonlar, kuruluşlar
ftp: FTP Arşiv Sitesi (ön ek)
www: World Wide Web Sitesi (bazen web de kullanılır) -ön ek-

Yorumlar

Popüler Yayınlar